Âşûra Gününün Fazileti

Âşûrâ günü yani Muharrem ayının onuncu gününde infakta bulunanlara, itâat ve ibâdet edenlere Allâhü Teâlâ büyük sevaplar ihsan eder. Peygamberimiz (s.a.v.) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur.
Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161) “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medîne-i Münevvere’ye hicret buyurduğunda Yahûdîlerin Âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü ve: “Bu ne orucudur?” diye sordu.
“Bugün büyük bir gündür. Bugün Allâh’ın (Azze ve Celle) İsrâiloğullarını Firavun’dan kurtardığı gündür. Mûsâ (a.s.), (Allâh’ın bu lütfuna şükür için) oruç tutmuştur (Biz de tutarız)” dediler.
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Biz Mûsâ (Aleyhisselâm’ın sünnetini ihyâ)ya sizden daha lâyıkız.” buyurdu ve o gün oruç tuttu, Ashâbına da tutmalarını emreyledi. Böylece Âşûrâ orucu vâcip oldu. Ancak Ramazan orucu farz kılındıktan sonra Âşûrâ günü oruç tutmak vâcip olmaktan çıkmıştır. (Gunyetü’t-Tâlibîn)
CÂHİLLERİN ALÂMETLERİ
Altı haslet vardır ki, câhiller onlarla bilinir:
Kızmayı îcâb ettiren ciddî, meşrû bir şey yokken öfkelenmek; Yani, karşılaştığı her kötülükten dolayı insanlara, hayvanlara ve her şeye kızmaktır ki bu, cehâlet alâmetidir.
Faydasız ve boş konuşmak; Akıllı insana, faydasız sözler söylememek, dünyasına veya âhiretine faydalı olacak sözleri söylemek yakışır.
Malını boş yere harcamak; Yani, malını bir ecir ve sevap elde edemeyeceği yere harcamak.
Herkesin yanında sırrını ifşâ etmek,
Her insana güvenmek,
Dostunu, düşmandan ayıramamak; Yani, kişinin dostunu bilip, ona itâat etmesi, düşmanını da bilip, ondan kaçınması gerekir. İnsanın en büyük düşmanı şeytandır. Onun emirlerine asla itâat etmemek lâzımdır. (Tenbîhü’l-Gâfilin)

Âşûra Günü Neler Yapılır?
• O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.
• En az on Müslümana birer selâm veya bir Müslümana on defa selâm verilir.
• Fakir fukarâ sevindirilir.
• O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.
• 10 defa şu duâ okunur: “Sübhânallâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ılmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-arş.”
• Âşûrâ gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rekât namaz kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra da şu salevât-ı şerîfe 100 defa okunur: “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ vemâ beynehüm mine’n-nebiyyîne ve’l-mürselîn. Salevâtüllâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.”
• Öğle ile ikindi arasında 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı şerîf okunur. Namazdan sonra: 70 istiğfâr-ı şerîf, 70 salevât-ı şerîfe, 70 defa da “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyil-azîm” denilir. Sonra da ümmet-i Muhammed’in hidâyeti ve kurtuluşu için duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
MUHARREM AYININ 9. VE 10. GECELERİNİN İHYÂSI
Muharrem ayının 9. ve 10. geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9. ve 10. geceleri teheccüd vaktinde Allah rızâsı için 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte Fâtiha-i şerîfeden sonra 50’şer İhlâs-ı şerîf okunur.
Bu günlerde Hatm-i Enbiyâ’ya devâm etmelidir. Bilhassa 9. günü akşamı, (yani 10. gecesi) Hatm-i Enbiyâ yapılması çok fazîletlidir. Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar çok istiğfâr etmelidir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neş.)
Muharrem ayının onuncu günü (Âşûrâ günü), önceki bir gün yâhut sonraki bir gün ile birlikte oruç tutmak sünnettir. Yalnız Âşûrâ günü oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Hadîs-i şerîfte, “Âşûrâ orucunu tutunuz ve ona dokuzuncu yâhut on birinci günü ilâve ederek Yahûdîlere muhâlefet ediniz, onlara benzemeyiniz.” buyurulmuştur. (Nimet-i İslâm)

Nice Peygamberlerin duâlarının kabul buyrulduğu, hastalıklardan şifâ buldukları bu mübarek günde, Rabbimiz; rahmetiyle ve sevdikleri yüzü suyu hürmetine, acziyetimizi bize hatırlatan bu vebâyı, insanlığın ve ümmet-i Muhammed’in (S.A.V) üzerinden kaldırıp, Âşûrâ günü sıhhat ve selâmete ulaşmamızı ihsân eylesin.. Âmîn

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Âşûrâ günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur.” buyurmuştur. (Şir’a)