3 Ayların başlangıcı olan Receb-i Şerif Allâhü Teâlâ’nın ayıdır. Aynı zamanda “Eşhuru hurum” (haram aylar)dandır.
Haram Aylar; Zilkade Ayı, Zilhicce Ayı, Muharrem-i Şerif ve Receb-i Şerif Aylarıdır.
Receb-i Şerif ayında mahsus oruçlarımızı tuttuk ve bu aya mahsus namazlarımızı kılarak bolca iltica ettik.
Bu ay, Cenâb-ı Hakk’a mahsus bir ay olduğu için Zât-ı İlâhî’yi bildiren İhlâs Sûresi’ni çokça okuduk.
Bilhassa bu aya hürmet olarak, günde 11 defa İhlâs-ı şerîf, tevhîd, istiğfâr ve salevât-ı şerîfeyi okuduk.

RECEB-İ ŞERİF AYINDA KILINACAK NAMAZ
Receb-i Şerîfin 1’i ile 10’u arasında 10 rekât,
11’i ile 20’si arasında 10 rekât
ve 21’i ile 30’u arasında 10 rekât kılınacak Hâcet Namazı vardır.
Bu 30 rekât namazı kılanlar, hidâyete ererler.
Bu namazı kılanın kalbi ölmez.
Bu 30 rekât namaz,
Resûlullah Efendimizin (s.a.v) berberi Selmân-ı Pâk (r.a.) tarafından rivâyet edilmiş olan bu ibadetleri yerine getirdik.

Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Gecesi‘ni oruçlu olarak karşıladık.
Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Kandili’dir. Bu geceye Regâib denilmesi, melekler bu geceye çok rağbet ettikleri içindir. Bu gece, Hz. Âmine Vâlidemiz’in âlemlere rahmet olan âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimize hamile olduğunu anladığı gecedir.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Receb-i şerîfin ilk cuma gecesinden gâfil olmayınız. Çünkü bu geceye melekler, Regâib ismini vermiştir. Bu gecenin üçte biri olduğunda gökyüzünde ve yeryüzünde hiçbir melek kalmaz, hepsi Kâbe-i Muazzama’da ve onun etrafında toplanır. Cenâb-ı Hak, hâllerine muttalî olur ve ‘Ey meleklerim! Benden dilediğinizi isteyiniz.’ buyurur. Onlar da ‘Ey Rabbimiz! Receb ayında oruç tutanları bağışlamanı istiyoruz.’ derler. Allâhü Teâlâ ‘Bağışladım!’ buyurur.”

Bu gecenin feyiz ve bereketinden istifade etmek için Regaib gecesini ibadet ve tâatla ihyâ ettik.

Receb-i şerîfin 27.gecesi, Miraç Gecesi‘ni oruçlu olarak karşıladık.
İsrâ Sûresi’nin 1. âyet-i kerîmesi ile bildirilen mucize, Hicret’ten önce, Receb-i şerîfin 27. gecesi vâki olmuştur. Bir kimse, İsrâ’ya yani Peygamberimizin (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’den, (Kudüs’teki) Beytü’l-Makdis’e gecenin az bir vaktinde gittiğine inanmazsa kâfir olur. Sahîh hadîslerle meşhur olan, semâlara yükselişini inkâr etse o kimse bidat ehlinden olur. Mübarek geceler Müslümanların, Mevlâ’nın dergâhına ihtiyaçlarını arz ederek kabulünü umdukları hususî vakitlerdir. Bu mübarek gece, bize oruç ayı olan Ramazân-ı Şerîf’in yaklaştığını müjdeler ve ona hazırlanmamızı hatırlatır.

İnşallah bizlerden memnun ve hakkımızda iyi şahidimiz olarak bizlerden ayrılmaktadır.
Bu vesile ile son 3 gününe girdiğimiz Receb-i Şerif’te yapılacak ibadetleri dikkatinize sunar sıhhat afiyetle daha nice Receb-i Şerif aylarına ulaşmayı rabbimizden dileriz.

Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) dedi ki:
(Mîraç Gecesi’nde) Resûlullâh’a (s.a.v.) üç şey verildi: Beş vakit namaz verildi,
Bakara Sûresi’nin son iki âyeti (Âmenerrasûlü…) verildi ve ümmetinden,
hiçbir şeyi Allâh’a şirk (ortak) koşmayanların büyük günahlarının bağışlanacağı (müjdesi) verildi.”
(Sahîh-i Müslim)

MÎRAÇ MUCİZESİ
İsrâ Sûresi’nin 1. âyet-i kerîmesi ile bildirilen mucize, Hicret’ten önce, Receb-i şerîfin 27. gecesi vâki olmuştur. Bir kimse, İsrâ’ya yani Peygamberimizin (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’den, (Kudüs’teki) Beytü’l-Makdis’e gecenin az bir vaktinde gittiğine inanmazsa kâfir olur. Sahîh hadîslerle meşhur olan, semâlara yükselişini inkâr etse o kimse bidat ehlinden olur. 
Cebrâil (a.s.), Peygamberimizi (s.a.v.), Ümmühânî’nin (r. anhâ) evindeki odasından Kâbe-i Muazzama’ya götürdü, göğsünü yardı ve kalbini yıkayarak Burak’a bindirip Beytü’l-Makdis’e ulaştırdı. Peygamberimiz (s.a.v.), orada peygamberleri ve melekleri gördü. Onlara imamlık edip sahreden (Mescid-i Aksâ’daki büyük kayadan) Burak’a veya Cebrâil (a.s.)’ın kanadına binerek birinci kat semâda Âdem (a.s.)’ı, ikincide Yahyâ ve Îsâ (a.s.)’ı, üçüncüde Yûsuf (a.s.)’ı, dördüncüde İdrîs (a.s.)’ı, beşincide Hârûn (a.s.)’ı, altıncıda Mûsâ (a.s.)’ı, yedincide İbrâhim (a.s.)’ı gördü. Onlarla selamlaşıp konuştuktan sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya vardı. Kendisine Beyt-i Ma’mûr ile Kevser ve Rahmet nehirleri gösterildi.
Oradan Refref’e bindi, huzûr-ı ilâhîye varınca (teşehhüdde okuduğumuz) “Ettehıyyâtü lillâhi vessalevâtü ve’t-tayyibât” ile Cenâb-ı Hakk’ı övdü. Allâhü Teâlâ tarafından kendisine ikrâmla “Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtühû” diye hitâb olundu. Ve bu selâmın şerefine Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetini de dâhil edip “Esselâmü aleynâ ve alâ ıbâdillâhi’s-sâlihîn” dedi. Bir gece ve gündüzde elli vakit namaz emrolunmuşken tekrar tekrar yalvararak beş vakte hafifletildi. Geri dönerken bütün dereceleri ile cennetleri ve bütün derekeleri ile cehennemi gördüler.
Beytü’l-Makdis’e gelip Mekke-i Mükerreme’ye doğru yola çıkınca, Kureyş kervanını gördü. Sabah olunca yaşanan hâdiseleri insanlara haber verdi. Peygamberimize (s.a.v.) Beytü’l-Makdis’ten ve Kureyş kervanının hâlinden suâl ettiler. Sordukları şeylerden birer birer açıkça haber verince, Allâh’ın yardımına mazhar olanlar tasdik ettiler; imandan nasibi olmayanlar ise inkâr ettiler.

MÎRAÇ GECESİ’NDE VE GÜNDÜZÜNDE YAPILACAK İBADET
Receb-i şerîfin 27. gecesi Mîraç Gecesi’dir.
• Yatsı namazından sonra 12 rekât Hâcet Namazı kılınır: Her rekâtte Fâtiha’dan sonra 10 İhlâs okunur. Namaza niyet şöyledir: “Yâ Rabbi, rızâ-yı şerîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece, yedi kat gökleri ve bütün esrârını göstererek muhabbetin ile müşerref kıldığın Habîbin Resûl-i Zîşân Efendimiz hürmetine, ben âciz kulunu afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne ve rızâ-yı ilâhîne mazhar eyle.” Allâhü Ekber.
• Namazdan sonra 4 Fâtiha, 100 defa, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm”, 100 istiğfâr, 100 salevât-ı şerîfe okunup dua edilir. Bu namaz, her rekâtte yüz İhlâs okunarak on rekât kılınır veya on İhlâs okunarak 100 rekât kılınırsa bunu yerine getiren mümin, bu namazın feyz ve bereketiyle huzûr-ı ilâhîye namaz borçlusu olarak çıkmaz.
• Hadîs-i şerîfte, Receb-i şerîfin 27. gecesinin gündüzünde oruç tutana altmış ay oruç sevabı yazılacağı vaad edilmiştir.
• O gün öğle ile ikindi arasında 4 rekât namaz kılınır: Her rekâtte Fâtiha’dan sonra 5 Âyetü’l-Kürsî, 5 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur.

HERKESE LÂZIM OLAN DÖRT HASLET
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruldu: “Dört haslet sende bulunduğu zaman dünyada elde edemediğin diğer şeylerden dolayı üzülme.”
Doğru sözlü olmak; Lisanını, yalandan ve iftiradan muhafaza etmekle olur. 
Emaneti muhafaza etmek; Emanete riâyet etmek ve Allâh’ın bir emaneti olan âzâları da haramdan muhafaza etmekle olur. Zira yalancının ve hâinin, Hazret-i Allah katında hiçbir kıymeti yoktur. 
Güzel ahlâk sahibi olmak; İnsanlar ile iyi geçinmekle olur. 
Yediğine-içtiğine dikkat etmek; Haram ve şüphelilerden yememekle ve helâllerde de israftan kaçınmakla olur.

Kaynak:
1. Fazilet Takvimi
2. Tefsîr-i Mevâkib, Fazilet Neşriyat
3. Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neş.

Veda Hutbesi

PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V.) VEDÂ HUTBESİ’nden;
“Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha buluşamayacağım.

Ey insanlar!
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da böyle mukaddestir; her türlü taarruzdan korunmuştur.

Ashâbım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız! Sakın benden sonra eski dalâletlere dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhâfaza etmiş bulunur.

Ashâbım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin!.. Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları Allâh’ın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını Allah adına söz vererek helâl edindiniz! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır…

Ey Müminler!
Size iki şey bırakıyorum ki siz onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Onlar, Allâh’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm ve sünnetimdir. Müslüman, Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hak -gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olması müstesnâ- başkasına helâl değildir.

Ey insanlar!
Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz?” diye suâl ettiler. Ashâb-ı Kirâm: “Allâh’ın risâletini tebliğ ettin; risâlet vazifeni îfâ ettin, bize vasiyet ve nasihatte bulundun, diye şehâdet ederiz” dediler. Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem mübârek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırdılar, sonra cemaat üzerine çevirip indirerek üç kere, ‘Şâhid ol yâ Rab! Şâhid ol yâ Rab! Şâhid ol yâ Rab!’ buyurdular.

Ey insanlar!
Cenâb-ı Hakk’a hamd ve senâ, tekbir ve tehlilden sonra derim ki: Sizi, Allâh’ın kitabına bağlayan Peygamberinizin sözlerini iyi dinleyiniz ve ona itaat ediniz!”

Kaynak:
1. Fazilet Takvimi

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) 3 Aylar girdiğinde şöyle dua ederlerdi;
“Ey Allah’ım, Receb ve Şaban’ı hakkımızda mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”

REGÂİB KANDİLİ
Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Kandili’dir. Bu geceye Regâib denilmesi, melekler bu geceye çok rağbet ettikleri içindir. Bu gece, Hz. Âmine Vâlidemiz’in âlemlere rahmet olan âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimize hamile olduğunu anladığı gecedir.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Receb-i şerîfin ilk cuma gecesinden gâfil olmayınız. Çünkü bu geceye melekler, Regâib ismini vermiştir. Bu gecenin üçte biri olduğunda gökyüzünde ve yeryüzünde hiçbir melek kalmaz, hepsi Kâbe-i Muazzama’da ve onun etrafında toplanır. Cenâb-ı Hak, hâllerine muttalî olur ve ‘Ey meleklerim! Benden dilediğinizi isteyiniz.’ buyurur. Onlar da ‘Ey Rabbimiz! Receb ayında oruç tutanları bağışlamanı istiyoruz.’ derler. Allâhü Teâlâ ‘Bağışladım!’ buyurur.”
Bu gecenin feyiz ve bereketinden istifade etmek için uyanık olmalı, bu geceyi ibadet ve tâatla ihyâ etmelidir.

ALLÂHÜ TEÂLÂ, KENDİSİNDEN İSTENİLMESİNİ SEVER
Dua, âciz olan kulun, ihtiyaç ve arzusunu, fiilen, kavlen ve hâlen yalvararak, ihlâs ve ciddiyetle Kâdir olan Allâhü Teâlâ’dan istemesidir. Duanın hakikati, kulun Rabb’inden yardım istemesi ve onun yardım ve rahmetine mürâcaat etmesidir. Dua, kulun Cenâb-ı Hakk’ın varlığını, azametini, her şeye kâdir olduğunu; kendisinin de âciz ve o herkesten cömert olan yaratıcısına muhtaç olduğunu itiraf etmesidir.
Allâhü Teâlâ, Furkan Sûresi’nin 77. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurur (meâlen): “(Yâ Muhammed) De ki: Duanız (ve ibadetiniz) olmasa, Rabbim size ne kıymet verir…”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Hazret-i Allah, kendisinden istemeyene gadap eder.”
“Hazret-i Allâh’ın fazlından isteyin! Çünkü o, kendisinden istenilmesini sever.”
Çünkü istemeyi terk etmek, büyüklenmek ve hiçbir şeye ihtiyaç duymamak demektir. Kul için ise bunlar caiz değildir. Hz. Allah, kendisinden istemeyi terk edene gadaplanır, insanoğlu ise kendisinden istenildiğinde gadaplanır.

REGÂİB GECESİ VE YAPILACAK İBADETLER
Receb-i şerîfin ilk cuma gecesi, Regâib Gecesi’dir. Bu geceyi oruçlu olarak karşılamalıdır.
Regâib Gecesi’nde, akşamla yatsı arasında 12 rekât Hâcet Namazı kılınır.
İki rekâtte bir selam verilerek kılınan bu namazda, Fâtiha-i şerîften sonra her rekâtte 3 İnnâ enzelnâhü… ile 12 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra, 7 Salât-ı Ümmiyye okunup secdeye varılır. Salât-ı Ümmiyye şudur:
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini’n-Nebiyyi’l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.”
Secdede 70 defa: “Sübbûhun Kuddûsün Rabbünâ ve Rabbü’l-melâiketi ve’r-Rûh” okunur.
Secdeden kalkıp bir defa: “Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta‘lem. İnneke ente’l-e‘azzü’l-ekram.” okunur.
Tekrar secdeye varılıp yine 70 defa: “Sübbûhun Kuddûsün Rabbünâ ve Rabbü’l-melâiketi ve’r-Rûh” okunur.
Secdeden sonra dua edilir. Duada Hazret-i Allâh’a şu şekilde ilticâ etmelidir: “Allâhümme bârik lenâ Recebe ve Şa‘bâne ve belliğnâ Ramazân.”
Regâib Gecesi’nin gündüzünde, yani cuma günü öğle ile ikindi arasında 2 rekâtte bir selâm verilerek 4 rekât teşekkür namazı kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 7 Âyetü’l-Kürsî, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur.
Namazdan sonra 25 defa “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîmi’l-kebîri’l-müteâl”, 25 defa “Estağfirullâhe’l-azîm ve etûbü ileyk” diyerek istiğfâr ve sonra da dua edilir.

Kaynak:
1. Fazilet Takvimi
2. Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat

[wp-story]

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Receb ayının birinci günü oruç tutmak üç senelik (günahlara) keffârettir, ikinci günü oruç tutmak iki senelik, üçüncü günü oruç tutmak bir senelik, sonra her bir gün oruç tutmak ise bir aylık (günahlara) keffârettir.”
(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

RECEB-İ ŞERÎF: ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN AYI
“Eşhuru hurum” (haram aylar)dan olan Receb ayı, Şehrullah yani Allâhü Teâlâ’nın ayıdır. Bu aya oruçlu girmeli ve bu ayda çok ilticâ etmelidir. Receb ayının birinci günü oruç tutanlara 3 senelik, ikinci günü oruç tutanlara 2 senelik, üçüncü günü oruç tutanlara ise 1 senelik nâfile oruç sevabı verilir. Üç günden sonra her gününe birer ay, oruç sevabı verilir.
Bu ay, Cenâb-ı Hakk’a mahsus bir ay olduğu için Zât-ı İlâhî’yi bildiren İhlâs Sûresi’ni çok okumak lâzımdır. Bilhassa bu aya hürmet olarak, günde 11 defa İhlâs-ı şerîf okumalı, tevhîd, istiğfâr ve salevât-ı şerîfeyi ihmâl etmemelidir.
Bu ayın birinci gecesi, bir tesbih namazı kılınmalıdır.
Receb-i şerîfin ilk on gününde bir defaya mahsus olmak üzere kılınan on rekât namaz da kılınabilir. Önümüzdeki günlerde bu namazların kılınış şekli anlatılacaktır.
Receb ayında her gün, -başında ve sonunda 7’şer Fâtiha-i şerîfe ile- 100 İhlâs-ı şerîf okumak da çok sevaptır.
Bu ayda, mümkün olduğu kadar Hatm-i Enbiyâ yapılmalı ve oruç tutulmalıdır. Bu orucu 13, 14 ve 15’inci günlerinde tutanlar, Eyyâm-ı Bıyz’da oruç tutma sünnetini de yerine getirdiklerinden, nice hastalıklardan şifâ bulurlar.

RECEB AYINDA KILINACAK NAMAZ
Receb-i şerîfin 1’i ile 10’u arasında 10 rekât, 11’i ile 20’si arasında 10 rekât ve 21’i ile 30’u arasında 10 rekât kılınacak Hâcet Namazı vardır. Bunların üçünün de kılınış şekli aynıdır. Yalnızca namazların sonlarında okunacak dualarda fark vardır. Bu 30 rekât namazı kılanlar, hidâyete ererler. Bu namazı kılanın kalbi ölmez. Bu 30 rekât namaz, Resûlullah Efendimizin (s.a.v) berberi Selmân-ı Pâk (r.a.) tarafından rivâyet edilmiştir.
Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat, Cuma ve Pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması daha faziletlidir.
Kılınışı: Hâcet Namazı’na şu niyetle başlanır: “Yâ Rabbi, teşrifleriyle dünyayı nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Receb-i şerîf hürmetine, beni feyz-i ilâhîne, afv-ı ilâhîne, rızâ-yı ilâhîne nâil eyle, âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle, dünya ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle, rızâ-yı şerîfin için” Allâhü Ekber.
Her rekâtte 1 Fâtiha, 3 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 3 İhlâs okuyup 2 rekâtte bir selâm verilir. Böylece 10 rekât tamamlanır.
• İlk on gün içinde kılınan namazdan sonra, 11 defa “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr” okunup dua edilir.

• İkinci on gün içinde yani Receb-i şerîfin 11’i ile 20’si arasında kılınan 10 rekâtten sonra, 11 defa: “İlâhen Vâhiden Ehaden Sameden Ferden Vitran Hayyen Kayyûmen Dâimen Ebedâ” okunup dua edilir.
• Üçüncü on gün içinde, yani Receb-i şerîfin 21’i ile 30’u arasında kılınan 10 rekâtten sonra da 11 kere: “Allâhümme lâ mânia limâ a‘tayte, velâ mu‘tıye limâ mena‘te, velâ râdde limâ kadayte, velâ mübeddile limâ hakemte, velâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ceddü. Sübhâne Rabbiye’l-Aliyyi’l-a’le’l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye’l-Aliyyi’l-a’le’l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye’l-aliyyi’l-a‘le’l-Kerîmi’l-Vehhâb, yâ Vehhâbü yâ Vehhâbü yâ Vehhâb” okunur ve dua edilir.

Kaynak:
1. Fazilet Takvimi
2. Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat

VELÂDET (MEVLİD) KANDİLİ

Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ (sallallâhü aleyhi ve sellem) Rebîulevvel ayının 12’nci gecesinde Pazartesi günü kâinâtı teşrîf etmişlerdir. Bu îtibarla bu ayın 12’nci gecesi hicrî senenin ilk kandilidir.

Bu ay içerisinde mümkün olduğu kadar salât ve selâm getirmeli; Salât-ı Nâriye, Salât-ı Münciye ve Salât-ı Fethiye okumaya çalışmalıdır. Bu gecenin mânevî zenginliğinden istifâde etmek için bir tesbih namazı kılmalı, bir de Hatm-i Enbiyâ yapmalıdır. Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir:

“Yâ Rabbi, niyet eyledim rızâ-yı şerîfin için tesbih namazına. Yâ Rabbi, bu gece teşrîfleriyle âlemleri nûra gark ettiğin Habîb’in, başımızın tâcı Resûl-i Zîşân Efendimizin hürmetine ve bu gecedeki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle.” Allâhü Ekber, diyerek namaza başlanır.

ÜMMETİNİN AMELLERİ RESÛLULLÂH’A ARZOLUNUR

Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır ki: “Kim kabrimin yanında bana salevât getirirse onu işitirim. Kim de bana uzaktan salevât getirirse -onun salevâtı- bana ulaştırılır.”

Tâbiînin büyüklerinden Süleyman bin Sühaym (r.a.) anlattı: “Resûlullâh’ı (s.a.v.) rüyamda gördüm. ‘Bu kadar çok insan size geliyor, selâm veriyorlar. Siz onların selâmlarından haberdar oluyor musunuz?’ diye sordum, buyurdular ki: “Evet, hatta onların selâmlarına karşılık da veririm.”

İlim ehlinin mâlûmu olduğu üzere Peygamberimize (s.a.v.) yapılan bu teblîğ sadece salât ü selâma mahsûs değildir. Belki ümmetinin bütün amelleri peygamberimize arzolunur. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:

“Hayatta olmam sizin için hayırlıdır, benimle konuşursunuz, ben de sizinle konuşurum. Vefât ettiğimde vefâtım da sizin için hayırlı olur. Amelleriniz bana arzolunur, eğer hayırlı amellerinizi görürsem Allâhü Teâlâ’ya hamd ederim. Ve eğer fenâ amellerinizi görürsem sizin için istiğfâr ederim.” (ed-Dürrü’l-Munazzam)

MEVLİD-İ ŞERÎF’TEN
Bu gelen, ilm-i ledün sultânıdır,
Bu gelen, tevhîd ü irfân kânıdır.
Bu gelen aşkına devreyler felek,
Yüzüne müştâkdır ins ü melek.
Bu gice ol gicedir kim ol Şerîf,
Nûr ile âlemleri eyler latîf.
Bu gice dünyâyı ol cennet kılur,
Bu gice eşyâya Hakk rahmet kılur.
Bu gice ferhân olur erbâb-ı dil,
Bu geceye cân virür ashâb-ı dil.
Rahmeten li’l-âlemîndir Mustafâ,
Hem şefîu’l-müznibîndir Mustafâ…

Mevlid Kandilimiz Mübarek Olsun…
Birlikte Sebat Ediyoruz

Kaynak:
1. Fazilet Takvimi
2. Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat
3. İlahi ve Kasîdelerle Mevlid-i Şerîf, Fazilet Neşriyat

Peygamber Efendimizin (ﷺ) dünyayı şereflendirdiği Rebîulevvel ayında, salgın nedeniyle aylardır kapalı olan, Ravza-i Mutahhara‘ya açılan, Harem-i Şerif’in birinci kapısı ‘Bab üs-Selam’, bugün kalbi Allah diye çarpan sabilerin duası müminlerin gözyaşlarıyla tekrar ziyarete açıldı.

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim benim kabrimi vefâtımdan sonra ziyâret ederse, beni hayatımda iken ziyaret etmiş gibi olur.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr)
Fazilet Takvimi,18 Ekim 2020

Bab üs-Selam;

Efendimizi (ﷺ) ziyarete girerken muvacehe-i şerifenin hizasında olmasından ve ziyaretin bu kapının hizasında gerçekleşmesinden ötürü bu kapıya “Bab üs-Selam” (Selam kapısı) denmiştir. Mescid-i Nebevî nin kapıları bu kapıdan itibaren numaralanmıştır. Bu vesile ile “Bab üs-Selam” Harem-i Şerif’in birinci kapısıdır.

Peygamber Efendimizi (ﷺ) Ziyaret Âdâbı

Peygamber Efendimizi (s.a.v) ziyarete gidecek olan kimse, mümkünse gusül abdesti alıp, en güzel elbiselerini giymeli ve güzel koku sürünmelidir. Bulunduğu yerden aşk ve muhabbetle çıkıp, salât-ü selâma devam ederek, mütevâzı bir halde önüne bakarak yürümelidir.

Bâb-ı Cibrîl’den veya ona yakın bir kapıdan içeri girmek daha fazîletlidir. Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) ayakucu tarafından girilir. Mümkün ise Ravza-i Mutahhara’ya gidilir. Kerâhet vakti değilse iki rekât tahiyyetü’l-mescid kılınır. Sonra bu saâdete erişmekten dolayı iki rekât teşekkür namazı kılınır ve duâdan sonra salât-ü selâm ile Resûlullah Efendimizin (s.a.v) vech-i şerîfleri hizâsında, üç metre mesâfede edeble ve huzûrla durulur. Bir Fâtiha-i şerîfe, on bir İhlâs-ı şerîf okuyarak Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mübârek nazarlarının kendisine müteveccih olduğuna ve selâmını alacağına, Cenâb-ı Hakk’a yaptığı duâ ve niyâzlarını işiteceğine, duâsına âmîn demek lütfunda bulunacağına inanarak ve: “es-Selâmü aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtühû” diyerek selam verir. Kendisine emânet edilen selâmlar varsa onları da Fahr-i Âlem Efendimize arzetmelidir. Kabr-i saâdet önündeki duvara yaklaşıp el sürmekten veya yüksek sesle duâ etmekten sakınmalıdır.

Dilediği hayırlı şeyler için duâ etmeli, kimseye bedduâ etmemelidir. Kendisi, âile efrâdı ve ümmet-i Muhammed için duâ etmelidir. Sonra da bir metre ilerleyip Ebûbekir ve Ömer (radıyallahü anhümâ) Hazretlerini selâmlamalı, ruhlarına bir Fâtiha-i şerîfe, on bir İhlâs-ı şerîf okuyup, onları da vesîle kılarak Hazret-i Allâh’a duâ etmelidir.

Ziyâret esnasında insanlara zahmet ve eziyet vermemeye âzamî derecede dikkat etmelidir. Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) ziyâretten sonra Bakî’ kabristanına giderek, başta Hazret-i Osman ve Ehl-i Beyt olmak üzere oradaki büyük zâtları da ziyâret etmelidir.

Kelimeler
Muvacehe-i şerife:
Peygamber Efendimiz selamladığımız (ﷺ) mukaddes mekan.

Kaynak: (Hac ve Umre Rehberi, Fazilet Neşriyat)

Âşûra Gününün Fazileti

Âşûrâ günü yani Muharrem ayının onuncu gününde infakta bulunanlara, itâat ve ibâdet edenlere Allâhü Teâlâ büyük sevaplar ihsan eder. Peygamberimiz (s.a.v.) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur.
Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161) “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medîne-i Münevvere’ye hicret buyurduğunda Yahûdîlerin Âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü ve: “Bu ne orucudur?” diye sordu.
“Bugün büyük bir gündür. Bugün Allâh’ın (Azze ve Celle) İsrâiloğullarını Firavun’dan kurtardığı gündür. Mûsâ (a.s.), (Allâh’ın bu lütfuna şükür için) oruç tutmuştur (Biz de tutarız)” dediler.
Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Biz Mûsâ (Aleyhisselâm’ın sünnetini ihyâ)ya sizden daha lâyıkız.” buyurdu ve o gün oruç tuttu, Ashâbına da tutmalarını emreyledi. Böylece Âşûrâ orucu vâcip oldu. Ancak Ramazan orucu farz kılındıktan sonra Âşûrâ günü oruç tutmak vâcip olmaktan çıkmıştır. (Gunyetü’t-Tâlibîn)
CÂHİLLERİN ALÂMETLERİ
Altı haslet vardır ki, câhiller onlarla bilinir:
Kızmayı îcâb ettiren ciddî, meşrû bir şey yokken öfkelenmek; Yani, karşılaştığı her kötülükten dolayı insanlara, hayvanlara ve her şeye kızmaktır ki bu, cehâlet alâmetidir.
Faydasız ve boş konuşmak; Akıllı insana, faydasız sözler söylememek, dünyasına veya âhiretine faydalı olacak sözleri söylemek yakışır.
Malını boş yere harcamak; Yani, malını bir ecir ve sevap elde edemeyeceği yere harcamak.
Herkesin yanında sırrını ifşâ etmek,
Her insana güvenmek,
Dostunu, düşmandan ayıramamak; Yani, kişinin dostunu bilip, ona itâat etmesi, düşmanını da bilip, ondan kaçınması gerekir. İnsanın en büyük düşmanı şeytandır. Onun emirlerine asla itâat etmemek lâzımdır. (Tenbîhü’l-Gâfilin)

Âşûra Günü Neler Yapılır?
• O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.
• En az on Müslümana birer selâm veya bir Müslümana on defa selâm verilir.
• Fakir fukarâ sevindirilir.
• O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.
• 10 defa şu duâ okunur: “Sübhânallâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ılmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-arş.”
• Âşûrâ gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rekât namaz kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra da şu salevât-ı şerîfe 100 defa okunur: “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ vemâ beynehüm mine’n-nebiyyîne ve’l-mürselîn. Salevâtüllâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.”
• Öğle ile ikindi arasında 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı şerîf okunur. Namazdan sonra: 70 istiğfâr-ı şerîf, 70 salevât-ı şerîfe, 70 defa da “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyil-azîm” denilir. Sonra da ümmet-i Muhammed’in hidâyeti ve kurtuluşu için duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
MUHARREM AYININ 9. VE 10. GECELERİNİN İHYÂSI
Muharrem ayının 9. ve 10. geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9. ve 10. geceleri teheccüd vaktinde Allah rızâsı için 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtte Fâtiha-i şerîfeden sonra 50’şer İhlâs-ı şerîf okunur.
Bu günlerde Hatm-i Enbiyâ’ya devâm etmelidir. Bilhassa 9. günü akşamı, (yani 10. gecesi) Hatm-i Enbiyâ yapılması çok fazîletlidir. Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar çok istiğfâr etmelidir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neş.)
Muharrem ayının onuncu günü (Âşûrâ günü), önceki bir gün yâhut sonraki bir gün ile birlikte oruç tutmak sünnettir. Yalnız Âşûrâ günü oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Hadîs-i şerîfte, “Âşûrâ orucunu tutunuz ve ona dokuzuncu yâhut on birinci günü ilâve ederek Yahûdîlere muhâlefet ediniz, onlara benzemeyiniz.” buyurulmuştur. (Nimet-i İslâm)

Nice Peygamberlerin duâlarının kabul buyrulduğu, hastalıklardan şifâ buldukları bu mübarek günde, Rabbimiz; rahmetiyle ve sevdikleri yüzü suyu hürmetine, acziyetimizi bize hatırlatan bu vebâyı, insanlığın ve ümmet-i Muhammed’in (S.A.V) üzerinden kaldırıp, Âşûrâ günü sıhhat ve selâmete ulaşmamızı ihsân eylesin.. Âmîn

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Âşûrâ günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur.” buyurmuştur. (Şir’a)